Sosyal Medya

Dünya

Muhammed Ä°kbal Kurtuba Camii'nde | FOTO

Pakistanlı mütefekkir ve şair Muhammed İkbal, İspanya'da katedrale dönüştürülen Kurtuba Camii'nde namaz kılmış, sonrasında ise Kurtuba şiirini kaleme almıştı



Pakistan'ın bağımsızlığını kazanmasında önemli payı olan mütefekkir ve şair Muhammed İkbal, 1933 yılında İspanya ziyaretinde katedrale çevrilen Kurtuba Camii'nde namaz kılmış, sonrasında ise Kurtuba şiirini yazmıştı.

Kurtuba ÅŸiiri:

Gece ile gündüz zinciri, hadiselerin görünüş tablosudur, 
Gece ile gündüz zinciri, hayat ile ölümün aslıdır. 

Gece ile gündüz zinciri iki renkli ipek ipliÄŸidir sanki, 
Bunlardan örer zat-ı ilahî kendi sıfatlarının elbisesini. 

Ezel sazının tellerinden çıkan feryattır gece ile gündüz zinciri, 
Bunlarla yapmakta Allah teala tiz ve pes perdelerini. 

Bu beni de seni de kontrol etmektedir, 
Gece ve gündüz zinciri, kâinatın sarrafıdır.  

Senin ayarın düşük, benim de ayarım bozuksa eÄŸer; 
Ölüm senin fermanındır, benim de fermanımdır. 

Allah’ım, senin gece ile gündüzünün aslı astarı nedir? 
Gecesi ve gündüzü olan bir zaman akışı değil midir?

Geçicidir sanatın da tekniÄŸin de bütün harikaları, 
Yoktur, yoktur dünya iÅŸlerinin kalıcılıkları. 

Her ÅŸeyin önü de sonu da zahiri de batını da fânidir, 
Yapılan eski de olsa yeni de olsa son durağı yine fâniliktir. 

Buna raÄŸmen Allah dostlarının eseri olan eÅŸyada, 
Bir ölümsüzlük bir ebedîlik vardır adeta! 

Allah dostlarının her iÅŸinin olgunluÄŸa gidiÅŸi aÅŸktandır. 
AÅŸk hayatın ta kendisidir, ölüm ona haramdır. 

Gerçi zamanın akışı pek hızlıdır her ÅŸeyi silip götürmektedir; 
Ama aÅŸkın kendisi diÄŸer selleri durduran bir büyük seldir. 

AÅŸk takviminde geçip giden asırlardan, 
BaÅŸka zaman mefhumları da vardır adı olmayan! 

AÅŸk Cebrail’in nefesi, aÅŸk Mustafa’nın kalbidir, 
AÅŸk Allah’ın kelâmı, aÅŸk Allah’ın Peygamberidir! .. 

Topraktan olan insan aÅŸkın cezbesinden canlıdır, 
AÅŸk katıksız bir ÅŸarap, aÅŸk cömert bir ÅŸarap bardağıdır! 

AÅŸk Kâbe’nin fakihi, aÅŸk orduların önderidir, 
AÅŸk binlerce uÄŸrak yeri olan bir gezgindir. 

Hayat sazından gelen naÄŸme aÅŸk mızrabının vuruÅŸundandır, 
Hayatın nuru saadeti aÅŸktan, ateÅŸi alemi yine aÅŸktandır. 

Ey Kurtuba Camii senin varlığın aÅŸktandır, 
AÅŸk büsbütün devamlılıktır, onda fânilik yoktur. 

Renk ya da taÅŸ tuÄŸla, saz ya da kelime ve ses olsun hepsi bir, 
Sanatın harikalığı ciÄŸer kanından meydana gelmesidir! . 

CiÄŸer kanıyla taÅŸ sütunları gönül olur, 
CiÄŸer kanından ses yanış, neÅŸe ve naÄŸme olur. 

Ey Kurtuba! fezan gönül açıcı, ÅŸiirim göğüs yakıcıdır, 
Senden gönüllere huzur, benden de heyecan ve yanış vardır. 

ArÅŸ-ı Alâ’dan daha kısa deÄŸildir, insanoÄŸlunun göğsü imanla dolarsa; 
Her ne kadar bu topraktan yaratık gök kubbe ile baÄŸlanmışsa da! .. 

Melekler daima secdede bulunuyorlarsa ne var sanki? 
Onların nasiblerinde secdelerin yanış ve yakılışları yok ki! 

Hintli bir kâfirim, aÅŸkıma ve cezbeme bak benim, 
Salât ve selâma durmuÅŸtur kalbim ve dilim! 

AÅŸk dilimdedir benim, aÅŸk üflediÄŸim ney’imdedir benim, 
«Allah hu» naÄŸmesi kanımda, damarımdadır benim. 

Ey Kurtuba! GüzelliÄŸin ve azametin kahraman bir insanın âlametidir, 
Sen güzel ve azametlisin, seni yapan da güzel ve azametlidir. 

Senin mimarin ebedî, sütunların sayısızdır, 
Sanki Åžam yaylasında hurma ormanı gibidir. 

Senin çatı ve kapına Sina çölünün ışığı vurmuÅŸtur sanki, 
Yüksek ve güzel minaren Cebrail’in tecelli yeridir sanki. 

Ä°slâm milleti hiçbir zaman yok olmayacaktır, 
Çünkü ezanlarında Musa ile Ä°brahim’in sırrı tecelli etmektedir. 

Onun vatanı sınırsız, bütün dünya onun ufku gediksizdir, 
Denizin dalgaları Dicle, Nil ve Dinyeper nehirleridir. 

Ne hayret vericiydi o müslümanların devri; 
Medeniyetleri inanılması güç bir efsane gibiydi. 

Köhne devirlere göç emrini verdiler. 
Manevî zevk sahiplerine neÅŸe cezbe vermiÅŸtiler. 

Ve aÅŸkın savaÅŸ meydanlarında onlar müthiÅŸ süvarilerdi, 
Onların ÅŸarapları tertemiz, kılıçları çok keskindi. 

Zırhları da «la ilahe illallah» olan erlerdi. 
Kılıçların gölgesinde sığınakları yine tevhid idi. 

Ey Kurtuba! sırrı seninle aÅŸikâr olmuÅŸtu mü’min’in, 
Gündüzlerinin vecd, geceleri yanış ve yakılış dolu olduÄŸunu gösterdin! 

Yüksek olduÄŸunu makamının, ulvî olduÄŸunu hayalini, 
AÅŸkını, neÅŸesini naz ve niyazını sen gösterdin. 

Allah dostlarının eli, Allah’ın elidir; 
Ä°ÅŸ becerir iÅŸ yapar iÅŸi halleder ve galip gelir. 

Ä°lahî sıfatları kuÅŸanan kul, insan görünüşlü melektir, 
Ä°ki dünyada da kimseye minnet etmez, tok gönüllüdür. 

Arzuları azdır onun, gayeleri çok yüksektir, 
Bakışları gönül okÅŸayıcı, tavırları büyüleyicidir. 

Onun konuÅŸması sıcak kanlı, hakkı arayışta heyecanlıdır, 
Sohbet meclisinde de savaÅŸ meydanında da mü’min iyi kalbli ve iffetlidir. 

Allah ehlinin gerçek imanı, Hakk’ın bu dünyaya aksediÅŸidir, 
Yoksa bu dünya bir efsane, vehim ve sahte oluÅŸtan ibarettir. 

Mü’min kul, aklın uÄŸrak yeri aÅŸkın ta kendisidir, 
Kâinat dizisinde meclisin ateÅŸi ve hareketidir. 

Ey Kurtuba Camii! Sanat âşıklarının Kâbe’si, Ä°slâm’ın azâmetisin, 
Endülüs toprağı harem mertebesine çıkmıştır varlığınla senin! .. 

EÄŸer yeryüzünde varsa bir benzerin, 
Müslümanın kalbindedir o da bulunamaz baÅŸka yerde eÅŸin. 

Ah! O hak yolcularına; Asil Ä°slâm izindeydiler, 
Onun yüce ahlâkının, doÄŸruluÄŸunun ve imanının örneÄŸi idiler. 

Åžu sade hakikati ortaya koymuÅŸtur onların hükümdarlığı; 
Krallık deÄŸil fakirliktir, gönül ehlinin saltanatı. 

DoÄŸuyu ve batıyı onların görüşleri terbiye etmiÅŸtir, 
Avrupa’nın karanlık çağında onların aklı yol göstermiÅŸtir. 

Bugün bile Ä°spanyalılar onların kanının geliÅŸtirdiÄŸindendir, 
HoÅŸ gönüllü tatlı hareketli açık ve temiz kimselerdir. 

Bugün bile o memlekette ahu gözlüler pek çoktur, 
Ve gözlerin okları bugün bile tam yüreÄŸe dokunur! .. 

Endülüs’ün havasında hâlâ Yemen’in kokusu var, 
Onun ÅŸarkılarında hâlâ Hicaz ahengi var! 

Ey Kurtuba! Yıldızlara göre senin zeminin gök kubbe gibidir, 
Binlerce ah! ki asırlardır senin fezan ezansız beklemektedir. 

Ä°slâm’ı tekrar buraya getirecek aÅŸkın tufan gibi ordusu sert canlı, 
Hangi duraklarda, hangi konaktadır, nerede kaldı? .. 

Almanya dinde reform hareketini, inkılâbını gördü, 
Ä°nkılâp ki köhne devrin bütün izlerini silip süpürdü... 

Hıristiyanların papasının günahsız olduÄŸu iddiası çürütüldü; 
Bu çok nazik fikir gemisi aldı yürüdü. 

Fransa’nın da gözü o müthiÅŸ inkılâbı gördü, 
O inkılâp ki Avrupa dünyasını baÅŸka bir çehreye döndürdü. 

GeliÅŸen Ä°talyanlar da köhne fikirlere tapmaktan vazgeçti, 
Yenilik lezzetinden o da tekrar gençleÅŸti. 

Müslüman ruhunda bugün o devrimlerin dalgalanması vardır, 
Lisan izah edemez; bu Allah’ın bir sırrıdır. 

Denizde tufan kopmak üzere derinliklerden ne çıkacak bakalım, 
Gök rengini deÄŸiÅŸtirecek mi, bekleyip anlayalım! 

DaÄŸ yamaçlarında bulut gurubun kurnazlığına boÄŸulmuÅŸ, 
GüneÅŸ sanki BedahÅŸan yakutundan bir yığın alev koymuÅŸ. 

Köylü kızın ÅŸarkısı sade ve yıkıcıdır, 
Gençlik devri gönül gemisi için bir sel gibidir. 

Ey Kurtuba’nın önünden akıp giden Kebîr Irmağı, kenarında senin, 
(Ä°kbal diye) Biri oturmuÅŸ rüyasını görmektedir bir baÅŸka devrin. 

Ä°stikbal henüz mukadderat perdesi altında gizlidir, 
Gözlerimin önünde onun seheri perdesizdir. 

EÄŸer fikirlerimin üzerinden perdeyi kaldırırsam görülecektir, 
Avrupa benim kehanetlerime tahammül edemeyecektir. 

Kendisinde devrim olmayan hayat ölüm demektir, 
Milletlerin hayatı devrim çırpınışlarını gerektirir. 

Kendini kontrol edebilen her millet hayatta kalabilir, 
Kaza ve kader elinde keskin bir kılıç gibidir. 

CiÄŸer kanı olmadan her iÅŸ eksik ve bozuktur, 
Ciğer kanı olmadan şairlik de sevdaların en boşudur.


Çeviren: Yusuf Salih Karaca

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.